Şu ara müzik dünyasının gündeminde TikTok var. İki sebepten. Birincisi ABD hükümetinin bir süredir güvenlik nedeniyle kafayı taktığı TikTok’ı kongrenin aldığı kararla yasaklama noktasına gelmesi. 13 Mart’ta geçen karara göre TikTok, ait olduğu ByteDance tarafından Amerikalı bir şirkete satılacak ya da yasaklanacak.
İkinci sebep dünyanın en büyük müzik şirketi olan ve mevcut global kataloğun yüzde 30’undan fazlasına sahip Universal’in TikTok ile anlaşmasını yenilemeyecek olması.
Universal yeteri kadar gelir elde etmediğini söyleyerek çekilme kararı aldı. Buna göre Taylor Swift, Drake, Billie Eilish ve daha pek çok büyük starın müzikleri platformda yer almayacak ve buradaki içerik üreticileri tarafından kullanılamayacak.
Universal’ın bu kararı sanatçılarının haklarını korumaya çalışan bir şirketin doğal tavrı gibi görünüyor. Ancak bu kadar basit değil.
Bir defa TikTok bir şarkının viral olabileceği yegâne mecra artık. Yeni şarkılar, genç yetenekler TikTok’ta kendini gösteriyor, burada ünlendikten sonra şarkılar YouTube, Spotify ve diğer stream mecralarında dinlenmeye başlıyor.
Eskisi gibi ne MySpace, ne YouTube ne da başka bir platform var seslerini duyurabilecekleri. Bütün müzik platformlarında editörler TikTok’ta viral olan şarkılara bakıp listelerini güncelliyorlar.
Yani bir sanatçı için şarkılarının TikTok’ta erişilebilir olması çok önemli. Universal büyük sanatçılarının eserlerini koruyor ama öte yandan potansiyel yeni isimlerin de önünü kapamış oluyor bu hareketiyle.
TikTok ise Spotify gibi içeriklere sahip olmak ya da olmamak ikilemiyle hareket eden bir platform değil. Burada içerik üreticileri kendi ürettikleri videolara müzik yerleştiriyorlar. Ve buna devam edecekler. Sadece Universal sanatçıları bu sistemde olmayacak. Warner ve Sony, ki biri yüzde 16 diğer yüzde 20’lerle global pazar payına sahip, şarkılarını kullandırmaya devam ediyorlar. Universal’ın kataloğunu geri çekmesi uzun vadede TikTok’ı mı zor durumda bırakacak yoksa Universal’ı mı göreceğiz.
Ortadoğu’nun Spotify’ından önemli bir birleşme
Ortadoğu ve Kuzey Afrika’da ya da iş dünyasının kullandığı bölgesel terimle ifade edecek olursak MENA (Middle East and North Africa) bölgesinde stream alanında iki güçlü yerel aktör var. Spotify’ın muadili diyebileceğimiz Anghami ve Netflix’in muadili diyebileceğimiz OSN Plus. Bu iki platform global yapımlara ve içeriklere yer vermenin yanında rakiplerinden farklı olarak yerel içeriklerde de güçlü. Örnek vermek gerekirse Anghami, Arapça rap’i ya da yerel bölgesel türleri daha detaylı takip edebileceğiniz bir platform. Ya da OSN Plus, HBO ile yaptığı anlaşma gereği izlettiği global yapımlar yanında “originals” denen kendi yerel yapımlarına da ağırlık veriyor.
Mena bölgesinin bu iki önemli ve güçlü platformu geçen hafta birleşti. Şimdi streaming alanında bölgenin en önemli aktörü hâline geldiler. Oluşum 120 milyon kayıtlı kullanıcıya sahip. 2.5 milyon kadar da ücretli aboneleri var. Bu birleşme neden önemli? MENA stream’de dünyanın diğer bölgelerine göre çok daha hızlı büyüyor. Yani keşfedilmemiş bakir topraklar var bu bölgede. Avrupa ve ABD’de büyüyecek yer kalmadı ama Mena bu anlamda çok cazip. Bu iki bölge oluşumu pastadan büyük bir pay almak için önemli bir adım atmış oldu. Yerel stream platformlarının global stream oluşumlarına karşı gücünü göstermesi açısından önemli bir gelişme bu. Bir de şunu gösteriyor; Türkiye gibi dünyaya dizi satışında ilk üçte olan içerik üreticisi bir ülkenin kendi platformlarını oluşturma konusunda daha alacağı çok yol var maalesef.